2 Ekim 2015 Cuma

Kitap Yorumu | Her Gün-David Levithan




Her gün farklı bedende.
Her gün farklı hayatta.
Her gün aynı kıza aşık.


     
      Bir kitap bir insana ne kadar çok şey katabilir sorusunun cevabı adeta bu kitap.
      Bu kitapla maceradan maceraya koşmuyorsunuz.
      Bu kitapta imkansızı yaşıyorsunuz.

           Sanırım çoğunuz başka insanların hayatlarına özenip keşke bir günlüğüne bu hayatı yaşasam demişsinizdir. Karakterimiz A her gün farklı bir bedende ve hayatta uyanarak size bunun aslında ne kadar acı verici ve zor olduğunu gösteriyor.
            A'nın ne bir ailesi var, ne evi, ne de dostları. Her gün gece 12'ye kadar bir kız veya bir erkek, şişman veya zayıf, zengin veya fakir.. Her gün 16 yaşındaki farklı bir insanın bir günlüğüne bedenini ve hayatını çalan bir hırsız belki de.


Diğerleri sizi farklı gördüğünde,
sonunda siz de onları farklı görmeye başlarsınız.
         

            Fakat tek bir şey değişmiyor. Her gün aynı kıza aşık.. Rhiannon onun bu özelliğini bilen tek kişi olmakla kalmıyor, A'nın gönlünü kaptırıp hiçbir engele aldırmadan görmek istediği bir kız haline geliyor. Ve Rhiannon kendisine aşık olan bu gencin her gün değişen bedenine rağmen ona bir şans tanıyor.


                                                          Aşık olunan an nasıl bir şeydir? 
                             Bu kadar kısacık bir an nasıl bu kadar devasa bir şeyi kapsayabiliyor?

   



      Evet kitapta, yaşadığımız gerçek hayatta imkansız olan bir şeyi yaşıyor karakterimiz. Ama o kadar gerçekçi, o kadar olabilir geliyor ki insana.. Kalkıp bu olayı yaşayan insanlar gerçekten var mıdır diye aramak istiyorsunuz.
   
Akıcı anlatımıyla da Levithan zaten kitabı kitap olmaktan çıkarıp filme çevirmiş resmen. İnsanın okudukça okuyası geliyor. Tabii sonuna geldiğinizde intihar etmeye kalkışmadığınız sürece durum böyle.

     Yani kitabın sonunun beni o kadar tatmin ettiği söylenemez. Fakat biraz düşününce olması gereken, mantıklı olan bu diyorsunuz. ve kitaptaki duygular daha bir gerçekçi geliyor.


Bazen beden hayatı ele geçirir.
Bazen bedenin arzuları, bedenin ihtiyaçları hayata yön verir.
           

            Kitabı bitirdiğimde ilk vazgeçtiğim hayalim her gün farklı bir bedende uyanmak oldu. Bir yere ait olamamak, her gün farklı yatakta uyanıp, farklı okulların koridorlarında dolaşmak ilk birkaç gün ilginç ve eğlenceli gelecektir elbet.
            Fakat daha sonra insanın bir bilinmezliğin ve boşluğun içinde kaybolacağına inanıyorum.

 Asla gerçekten tutunamayacağı bir hayatta 
asla gerçekten görmediği bir bedensem, 
nasıl o bulanıklığın ötesini görmesini sağlayabilirim ki?

            Uzun lafın kısası kitabı alın ve değişik bir kaçamak yapın derim.

 Alıntı Yapmayınız
Dinamit Kenti



Sonraki Paylaşım
Önceki Paylaşım
Önerilen Paylaşımlar

0 yorum: